sanmak — saymak, sayılmak; sanmak, I, 68; I I, 28bkz: sak ış, sakmak, samak, sanamak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
elifi mertek sanmak — çok cahil olmak Bir şişe görürsün, üstünde ilaç yazar. Benim gibi elifi mertek sanan takımdansan şurup sanır içersin, zehirlenir ölürsün. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Karamürsel sepeti sanmak — bir kimse veya şeyi ufak, önemsiz saymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
her gördüğü sakallıyı babası sanmak — şaka görünüşe aldanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam sanmak — karşısındakine olduğundan fazla değer verme yanlışına düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini bir şey sanmak — kendini olduğundan çok değerli görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini matah sanmak — kendini olduğundan daha fazla değerli kabul etmek Bunu kendini matah sanmış bir Batılı aydın olmanın kefareti olarak yaptığını söylemiş. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
canım dese canın çıksın diyor sanmak — birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şey sanmak — bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak Tüccar deyince biz de onu bir şey sandık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sanısına kapılmak — sanmak, zannetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük