sarkık

sarkık
sf., -ğı
Aşağı doğru uzanmış veya uzanmış, sarkmış, sölpük, salpa, gevşek

İri yarı, bıyıkları sarkık bir ozan elini dostça omzuna attı.

- Ç. Altan

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • AHTEL — Sarkık kulaklı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • AKLEB — Sarkık dudaklı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • EHDER — Sarkık dudaklı …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • GADN — Sarkık ve sülpük olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HAZVA' — Sarkık kulaklı eşek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NEVDEL — Sarkık ve sülpük olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • atlas çiçeği — is., bit. b. Uzun ve sarkık yapraklı, parlak kırmızı çiçekler açan kaktüs …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • avize ağacı — is., bit. b. Zambakgillerden, Amerika dan dünyanın her yanına yayılmış olan, avize biçiminde sarkık, iri ve beyaz çiçekli bir süs ağacı (Yucca glosiosa) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cumba — is., mim. 1) Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon Yola uzanan cumbaların altındaki destekler büyük annelerimizin sarkık gerdanlarına benzerdi. A. Ş. Hisar 2) Eski evlerde pencere hizasından sokağa… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karakaş — is., hay. b. Genellikle Güneydoğu Anadolu da yetiştirilen, vücudu beyaz, ağız, burun, göz etrafı, kulak ve tırnakları siyah, yağlı kuyruğunun uç kısmı fazla sarkık bir tür koyun …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”