siñmek — sinmek, hazmedilmek; işlemek, girmek; saklanmak, sahibine sormadan bir yere girip sinmek III, 155. 391 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sinmek — saklanmak, kokunun herşeyin üzerine bulaşarak kokması … Beypazari ağzindan sözcükler
yüreğine sinmek — içine sinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
beddua sinmek — (birine) ilencin tutması yüzünden birinin işi sürekli ters gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokusu sinmek — (bir şeyin veya birinin) insan veya nesnede bir kokunun etkisi kalmak O yokken anası tarafından gönderildiğine şüphe olmayan bütün bu şeylere anasının kokusu sinmişti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
köşeye sinmek — kimsenin görmeyeceği bir yere saklanmak, gizlenmek, sesi çıkmaz olmak En militan muhaliflere kadar hepsi bir köşeye sinmedi mi? Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine sinmek — 1) isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak Uykusundan esneye gerine çıkar, içine sinmiş rüyalardan hafif hafif sıyrılırdı. A. Ş. Hisar 2) içi rahat etmek Düğünümde bulunmazsan gelinliğim içime sinmeyecek, diyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
pısmak — sinmek … Beypazari ağzindan sözcükler
NUZUB (NAZAB) — Sinmek. * Iraklık, uzaklık. * Suyun, toprak tarafından emilmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEHENNÜ' — Sinmek. * Alışmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük