- söyletmek
- -i, -e
1) Söylemesine yol açmak2) Söylemek zorunda bırakmak, itiraf ettirmek
Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı.
- Ö. Seyfettin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Öldüreceği, laf söyleteceği adamı diri diri fırına kor, gözünün önünde yakardı.
- Ö. SeyfettinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bülbül gibi konuşturmak (veya söyletmek) — itiraf ettirmek Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayturmak — söyletmek I, 269 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sözletmek — söyletmek, I I, 346 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tetürmek — söyletmek, dedirtmek. III, 186 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TEKLİM — Söyletmek. * Yaralamak, mecruh etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİNTAK — Söyletmek. * Huk: Sorguya çekmek. Maznundan işlediği fiile dâir ifade almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
deşelemek — i 1) Güçlü bir biçimde deşmek, karıştırmak Yaban domuzları tarlayı deşelemişler. 2) mec. Araştırmak Bu biraz da ihtiyarı deşelemek, o profesör hakkında bildiklerini söyletmek içindi. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
söyletme — is. Söyletmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
köñermek — doğrultmak; doğru yolu göstermek, kılavuzlamak; doğruyu söyletmek II, 196, 197bkz: köndgermek, köndgürmek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sayratmak — çok söyletmek II, 357 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini