sürünmek — kendini kaşımak; sert bir şey dövülerek ezilmek II, 151 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yerlerde sürünmek — çok perişan, acınacak bir durumda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalınmak — sürünmek, dolaşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
çekinmek — den 1) Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim. P. Safa 2) nsz Bir şey sürünmek Sürmeler çekinmiş bir kadın … Çağatay Osmanlı Sözlük
koku — is. 1) Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. S. F. Abasıyanık 2) Güzel kokmak için sürülen esans Koku sürünmek. 3) mec. Belirti, işaret… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokulanmak — nsz Koku sürünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolonyalanmak — nsz Kolonya sürmek veya sürünmek Sık sık kolonyalandığını görürüm. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
namussuzluk — is., ğu Namussuz olma durumu veya namussuzca davranış Çıplak bir erkeğe sürünmek namussuzluğunu yapmaktansa ölmeyi tercih ediyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürtünmek — e 1) Geçerken değmek, sürünmek Hasta gene duvarlara sürtünerek kendini alt katın merdivenlerine attı. P. Safa 2) nsz, mec. Başıboş, amaçsız dolaşmak 3) nsz, mec. Kavga etmek için sebep aramak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sürtünüp durmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürüm sürüm — zf. Yoksul ve perişan bir biçimde yaşamak anlamındaki sürüm sürüm sürünmek deyiminde geçen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük