şaşakalmak

şaşakalmak
-e
Çok şaşırmak, şaşkınlıktan ne yapacağını bilememek

Babam bu dostunu görmeye gittikçe onun bir bekleyişten ibaret hayatına şaşakalırmış.

- A. Ş. Hisar

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • hayrete (veya hayretlere) düşmek — şaşakalmak, şaşırmak ... gerçek karşısında hayrete düşmekten kendimi alamıyorum. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayrette (veya hayretler içinde) kalmak — şaşakalmak, şaşırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • parmağı ağzında kalmak — şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şaşakalma — is. Şaşakalmak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hayret etmek — şaşmak, şaşırmak, şaşakalmak Bunları oyuncak sanır ve niçin satmadığına hayret ederdi. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzı açık (veya ağzı bir karış açık) kalmak — çok şaşırmak, şaşakalmak Ağzım açık kalmış, çatal elimden düşmüş, yeşil salatalar pantolonuma dökülmüş. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beht — (A.) [ ﺖﻬﺑ ] şaşkınlık. ♦ behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • tahayyür — (A.) [ ﺮﻴﺤﺕ ] hayranlık. ♦ tahayyür etmek hayran kalmak, şaşakalmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”