- şatafatlı
- sf.
Görkemli
Maksat debdebeli ve şatafatlı bir ömür sürmek değildir.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Maksat debdebeli ve şatafatlı bir ömür sürmek değildir.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
HACCAL — Şatafatlı, debdebeli, gösterişli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cafcaflı — sf. 1) Gösterişli, fazla şık, şatafatlı Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı. M. C. Anday 2) Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli Taburda hem de muharebenin en cafcaflı yerindeydim. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
caziplik — is., ği Cazip olma durumu Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
lüks — 1. is., Fr. luxe 1) Giyimde, eşyada, harcamada aşırı gitme, gösteriş, şatafat Lüksleri, rahatları, eğlenceleri yerindedir. N. Cumalı 2) sf. Gösterişli, şatafatlı Bu lüks lokantada öğle yemeği yiyor. T. Buğra 3) sf. Gereksinim dışı olan 4) sf.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mutantan — sf., esk., Ar. muṭanṭan Görkemli, şatafatlı Salih Paşa ya, uğrayacağı iskelelerde mutantan istikballer yapılması hakkında talimat verilmişti. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUTANTAN — Debdebeli. Tantanalı. Gürültülü. Gösterişli ve şatafatlı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SALTANAT — Kudret, kuvvet. * Hâkimiyet, padişahlık. * Tantana, gösteriş, debdebe. * Şatafatlı hayat. Bolluk. Zenginlik. (Bak: Siyaset … Yeni Lügat Türkçe Sözlük