- şöhretli
- sf.
Ünü olan, ünlü, tanınmış
İstanbul'un en güzel, en şöhretli kadınlarından idi.
- R. H. KarayBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
İstanbul'un en güzel, en şöhretli kadınlarından idi.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
şanlı şöhretli — sf. Görkemli ve etkileyici … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜŞTEHİR — Şöhretli. Meşhur. Namdar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dikişçi — is. Dikiş diken kimse, terzi Bunu, mahalledeki dikişçi kadın değil, maharetli ve şöhretli erkek gömlekçiler dikerdi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
peylemek — nsz 1) Bir şeyi önceden kendine ayırtmak Ta uçta kendime bir yer peyleyip sineyim derken Gazi seslendi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Temin etmek, sağlamak 3) Ismarlamak Günlerce uzak köylerden jandarmalar, şöhretli zağarlar getiriyorlar, kış için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
solist — is., müz., Fr. soliste Solocu Sıra şarkıcılığından çıkarak Köroğlu gibi adı dağlarda gezen şöhretli bir solist oluyor. R. N. Güntekin Birleşik Sözler assolist … Çağatay Osmanlı Sözlük
spesiyalist — sf., Fr. spécialiste Uzman Kim bilir ne kadar hasta, en şöhretli üniversite spesiyalistlerini boşlayarak onun eteklerine sarılırdı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
şanlı — sf. 1) Tanınmış, ünlü 2) Yüce, ulu, büyük Milletimin büyük ve şanlı mazisi hatıramda uyanıyordu. H. C. Yalçın Birleşik Sözler şanlı şöhretli anlı şanlı namlı şanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünlü — sf. 1) Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. T. Buğra 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BAHTİYARÎ — f. Bahtiyarlık, saadetlilik, mutluluk. * İran da bulunan şöhretli bir kavim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EŞHER — (Şehir. den) Çok meşhur, pek fazla tanınmış, en şöhretli olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük