- tamtakır
- sf.
İçinde bulunması gereken şeylerden hiçbiri bulunmayan, bomboş
Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı.
- T. HalmanAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı.
- T. HalmanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tamtakır olmak — içinde gerekli hiçbir şey kalmamak Ne sağyağ kaldı ne zeytinyağı ne pirinç ne şeker ne fasulye, kiler tamtakır oldu. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
tamtakır kuru (veya kırmızı) bakır — boş, bomboş Sütnine yukarı çıktığı zaman ne görsün? Sandık tamtakır kuru bakır. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
döşemesiz — sf. Döşemesi olmayan O çıkış da sayfiyeye gider gibi, o kadar hürmetsizce, o kadar çabuk olmuş ki saray döşemesiz, eşyasız tamtakır kalmış. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
handiyse — zf., hlk. Yakın zamanda, neredeyse, hemen hemen Bomboş, tamtakır konuşmalara ve duygusuz duyumsayışlara romanında handiyse özellikle yer veriyordu. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
tam — sf., Ar. tāmm 1) Eksiksiz, kesintisiz Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım. A. Gündüz 2) Bütün, tüm 3) zf. Uygun olarak, tıpkı, aynı Tam istediğim gibi davrandın. 4) zf. Sırasında, anında Tam mağazaya gireceğim zaman arkamdan bir ses geldi. Ö.… … Çağatay Osmanlı Sözlük