taşlamak — taşlamak; gurbete gitmek, dışarılıklı olmak, III, 294 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
taşlamak — i 1) Taş atmak, taşa tutmak Hem bağırıyor hem atlıları taşlıyordu. Y. Kemal 2) Bir şeyin içindeki taşları ayıklamak 3) Taş vb. nesnelerle kumaşı beyazlatmak veya parlatmak 4) Metal bir parçayı zımpara ile törpüleyerek yuvasına alıştırmak 5) Taş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taslamak — fuzulu idia etmek, satmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
taşlamak — atmak, ihrac etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabadayılık taslamak — kabadayı gibi davranmaya, kabadayı gibi görünmeye çalışmak Kaçanın arkasından kabadayılık taslamak pek ayıp olur. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl hocalığı taslamak — bir işte doğruyu, iyi olanı gösterdiğini sanmak Burada akıl hocalığı taslıyorum ama ben böyle akılsızlıkları çok yapıp birkaç kere sorunla karşılaştım. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
allamelik taslamak — is. bilgisiz olduğu hâlde her şeyi bilir görünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilgiçlik satmak (veya taslamak) — bilmediği hâlde bilir görünmek, bilgin geçinmek Hazır olanlar, bilgiçlik tasladılar, tasdik ettiler. N. Araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokbilmişlik taslamak — kendini çokbilmiş gibi göstermek Zekâ gösterisine yeltenmemiş, çokbilmişlik taslamamıştı. K. Tahir … Çağatay Osmanlı Sözlük
ulemalık taslamak — bilgiçlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük