tatsız

tatsız
sf.
1) Tadı iyi olmayan, lezzetsiz
2) Tadı olmayan, sası
3) zf. Hoşa gitmeyen bir biçimde

Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür.

- A. Ş. Hisar
4) mec. Hoşa gitmeyen, can sıkan

O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı.

- Ç. Altan
5) mec. Sohbeti hoş olmayan veya geçimsizlik çıkaran (kimse)
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужен реферат?

Look at other dictionaries:

  • tatsız tuzsuz — sf. Çok tatsız Tatsız tuzsuz bir boşluk, sessizlik sürüp gider. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ucuz etin yahnisi yavan (veya tatsız) olur — ucuza mal olan şeyler niteliksizdir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • saman gibi — tatsız, yavan Saman gibi bir yaşamdı günlük yaşamım ama her şey dışarıdan bakılınca hiç de kötü değildi. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yankşak — tatsız, geveze, ağzı yayvan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MELÎH — Tatsız tuzsuz yemek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • SAMİT — Tatsız bayat süt. * Tuzsuz ekmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TEGANNUS — Tatsız olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • kepeklenmek — nsz 1) Başta kepek oluşmak 2) Elma, susuz ve tatsız duruma gelmek Bu elma kepeklenmiş, çok tatsız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tuzsuz — sf. 1) Tuzu olmayan veya tuzu az olan 2) mec. Tatsız şakalar yapan (kimse) Birleşik Sözler tatsız tuzsuz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cayış — is. Cayma işi veya biçimi Yüreğinde, gevşek bir isteksizlik, cayışa benzeyen tatsız bir gerileme vardı. C. Uçuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”