tekaüt olmak — emekli olmak, emekliye ayrılmak Son günlerde tekaüt olduğunu haber almıştım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekaüt ikramiyesi — is. Emekli ikramiyesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekaüt maaşı — is. Emekli aylığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
tam maaşla tekaüt (veya emekli) — şaka işi az, ödeneği çok olan bir işe yerleşenler için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dönmek — nsz, er 1) Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum. Y. Z. Ortaç 2) den, e Geri gelmek, geri gitmek Ertesi gün aynı yoldan Bodrum a döndük. Halikarnas Balıkçısı 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikramiye — is., Ar. ikrāmiyye 1) Bir yerde çalışan kimselere genellikle kazançtan dağıtılan veya iyi çalıştıkları için verilen aylık dışı para 2) Piyangoda bir kimseye çıkan para veya nesne Birleşik Sözler emekli ikramiyesi tekaüt ikramiyesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
maaş — is., Ar. maˁāş Aylık Birleşik Sözler maaş bordrosu asli maaş dolgun maaş açık maaşı emekli maaşı eytam maaşı tekaüt maaşı … Çağatay Osmanlı Sözlük
oburluk — is., ğu Obur olma durumu Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
emekli olmak — belirli bir süre çalıştıktan sonra kanun ile sağlanan haklardan yararlanarak görevinden ayrılmak, tekaüt olmak Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük