bitevi — zf. Tekdüze … Çağatay Osmanlı Sözlük
biteviye — zf. Tekdüze Bunun intikamını şimdi, tek gözüyle biteviye kuş peşinde dolaşarak çıkarıyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
düze — is., kim. Doz Birleşik Sözler tekdüze … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
monoton — sf., Fr. monotone Tekdüze … Çağatay Osmanlı Sözlük
muttarit — sf., di, esk., Ar. muṭṭarid Tekdüze … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek — 1. sf. 1) Eşi olmayan, biricik, yegâne Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir. Y. Z. Ortaç 2) is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri Dirseği hafifçe dizime dokunuyor ve bir saçı, bir tek tel saçı kaşının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek örnek — sf., ği Tekdüze … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekdüzeleşmek — nsz Tekdüze bir duruma gelmek Bilmediğiniz oyun kalmayınca tekdüzeleşiyor birden dünya. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
tekdüzelik — is., ği Tekdüze olma durumu, yeknesaklık, biteviyelik, monotonluk Günler birbirine benzer bir tekdüzelikte geçmektedir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük