- tepe
- is.
1) Bir şeyin en üstteki bölümü
Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz.
- S. F. Abasıyanık2) Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizasıEkşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi.
- N. Cumalı3) tkz. Birinin yanı başı, baş ucuTepemde durup canımı sıktı.
4) anat. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümüGüneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor.
- R. H. Karay5) coğ. Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimiDerenin sağ tarafına yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti.
- N. Cumalı6) mat. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri7) mat. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası8) mat. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biriBirleşik Sözler- tepebaşı- tepegöz- tepeüstü- ada tepeAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.