ferahi — is., esk., Far. ferāḫ + Ar. ī 1) Bolluk, genişlik 2) Ucuzluk 3) tar. Polis ve inzibat görevlilerinin boyunlarına taktıkları ayça biçiminde üstü yazılı metal arma 4) II. Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal… … Çağatay Osmanlı Sözlük
piramitçik — is., ği Eski Mısır piramitlerinde ve dikili taşlarında tepelik olarak yer alan küçük piramit … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarak — is., ğı 1) Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı. R. H. Karay 2) Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeli akbaba — is., hay. b. Güney Amerika da, genellikle sazlık göllerde yaşayan, siyah beyaz tüylü, büyük boylu, boynu ve başı çıplak, erkeklerinde koyu kırmızı tepelik bulunan yırtıcı kuş, kondor (Vultur gryphus) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeli dalgıç — is., cı, hay. b. Dalgıç kuşlarından, başında kara tüylerden bir tepelik bulunan, sazlık göllerde yaşayan bir kuş, elmabaş (Podiceps cristatus) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepeluk — tepèluk m <N mn uci> DEFINICIJA reg. 1. a. kundak starinske puške b. ukrašena jabuka kubure 2. a. dio plosnate okrugle kape (dio narodne nošnje) koji pokriva tjeme b. pov. ženska kapica ukrašena dukatima kao dio gradske kršćanske nošnje u… … Hrvatski jezični portal
ipik — dağ, tepe, tepelik, tac i horos … Çağatay Osmanlı Sözlük
HOTOZ — Eski zamanda kadınların başlarına giydikleri süslü serpuş. * Hayvan, kuş ve tavuk tepesi. * Yapıların ve eşyaların üzerine konulan tepelik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük