tepmek — dövmek, vurmak, tepmek, I, 27, 178, 386, 526; II, 3, 33, 113 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
nimeti ayağıyla tepmek — kısmetini ayağıyla tepmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
taban tepmek (veya patlatmak) — uzun yol yürümek Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
halay çekmek (veya tepmek) — halay oyunu oynamak Erkekler dışarıda halay çekip tabanca atarken kadınlar Zekiye yi getirip ortaya oturttular. L. Tekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hora tepmek — 1) hora oynamak Derhâl ayağa kalkıp, bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı. H. E. Adıvar 2) mec. ayaklarını vurarak gürültü etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarını tepmek — 1) kendisine yarar sağlayacak bir şeyi veya bir durumu istememek 2) kendisine yarar sağlayacak bir şeyden veya durumdan yararlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmetini ayağıyla tepmek — kavuşacağı iyi bir durumu, değerini bilmeyerek istememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol tepmek — çok uzun bir süre yürümek Adam onca yolu tepip buraya dek gelmiş. T. Oflazoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tipmek — tepmek, hayvan ard ayak ile urmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tepinmek — tepmek, bir şeyi ayakla kımıldatmak II, 140 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini