derleyip toplamak (veya toparlamak) — dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor. N. Cumalı Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini toparlamak (veya toplamak) — 1) herhangi bir konuda eskiden kötü olan durumunu düzeltmek Bir zamanlar benim de onların arasında bulunduğumu söyleyecek gibi oluyor fakat hemen kendimi toparlıyordum. Ö. Seyfettin 2) bir konuda dikkatini yoğunlaştırmak Tanıdığı hastanelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
topurlamak — toparlamak, yuvarlamak, yumağ etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dertop — sf. Getirilmek, büzülmek anlamındaki dertop edilmek ve bir araya getirmek, toparlamak anlamındaki dertop etmek birleşik fiillerinde geçer İskemlenin üzerine dertop edilerek atılmış duran pantolonunu ayağına geçirdi. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber merkezi — is. Bir yayın organının haberleri derleyip toparlamak ve değerlendirmekle sorumlu ve yükümlü haber birimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
toparlama — is. Toparlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafası yerine gelmek — kendini toparlamak, kendine gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedmek — bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III, 434bkz: yedi şmek, yedilmek, yidmek yeğ, üst, üstün, daha lyl, lyl, hayırlı I, 59, 337, 384; II I, 43, 133, 144, 160 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yidmek — bohça veya heybeyi toparlamak, uçlar ını birleştirmek III,443bkz: yedişmek, yedilmek, yedmek iğ, I, 48, 85bkz: ig, ik, yik gemin damağa gelen parçası III, 144 çiğ, pişmemiş. I, 338; III, 144bkz: yik … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini