uğuldamak

uğuldamak
nsz
1) Sürekli gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses çıkarmak

Soğuk rüzgâr beni boğacak bir haydut gibi kulaklarımda uğuldayarak geçiyordu.

- M. Ş. Esendal
2) Beyinde, kulakta uğultu olmak

Gözlerim kararıyor, kulaklarım uğulduyordu.

- Ö. Seyfettin

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • uğuldama — is. Uğuldamak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”