- bakımsız
- sf.
Özen gösterilmemiş, bakılmamış
Kasaba eski zamanlarda kaldırımsız, bakımsızdı.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kasaba eski zamanlarda kaldırımsız, bakımsızdı.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
zebil olmak — bakımsız … Beypazari ağzindan sözcükler
saçı başı birbirine karışmak — bakımsız olmak Matmazelin saçı başı birbirine karışmıştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
insan eli değmemiş (veya dokunmamış) — bakımsız kalmış yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
kepaze — bakımsız , çirkin … Beypazari ağzindan sözcükler
aç biilaç — zf. Sürekli aç ve bakımsız olarak Babaları öldü, zavallı çocuklar aç biilaç kaldılar … Çağatay Osmanlı Sözlük
argın — sf. 1) Yorgun, zayıf, bitkin Bir beyaz taycağız bakımsız, argın. Ö. Seyfettin 2) Beceriksiz Birleşik Sözler yorgun argın … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakımsızlık — is., ğı Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış. F. H. Dağlarca … Çağatay Osmanlı Sözlük
berbat — sf., Far. berbād 1) Kötü Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer. M. A. Ersoy 2) Bozuk Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor. S. M. Alus 3) Çirkin, beğenilmeyen Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur. B … Çağatay Osmanlı Sözlük
berduş — is., Far. berdūş 1) Başıboş, serseri kimse Serseriler, berduşlar, kopuklar başlarını masalara dayayarak sabahlar burada. S. Birsel 2) sf. Pis, bozuk, bakımsız Bir büyük mü büyük hangar, bir dağınık berduş yatak... Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
çorak — sf., ğı 1) Bitkisi iyi olmayan (toprak) Biz geçtiğimiz zamanlar, Sina Çölü, Peygamber Musa nın geçtiği zaman kadar ıssız, boş, kuru ve çoraktı. F. R. Atay 2) Verimli olmayan (toprak) 3) Acı (su) 4) mec. Verimsiz, kısır, bakımsız, yoksul Hayatımın … Çağatay Osmanlı Sözlük