- uykulu
- sf.
1) Uyku gereksinimi olan
Gözleri her zaman uykuludur.
- S. F. Abasıyanık2) zf. Uyku sersemi olarakBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Gözleri her zaman uykuludur.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
uykulu uykulu — zf. Uykudan yeni kalkmışken, uyku sersemliği üzerindeyken … Çağatay Osmanlı Sözlük
uykusu açılmak (veya dağılmak) — uykulu durumu geçmek Aşağıdan bir şeyler dedilerse de uykusu açılmış olan nöbetçi hekim anlayamadı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAB-ALUD — Uykulu. Uyku karışık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEVM-ÂLUD — Uykulu, uykuya bulaşmış, uyumu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
canlı — sf. 1) Canı olan, diri, yaşayan Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı. N. Cumalı 2) Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu Recep çok canlı bir adamdı. S. F. Abasıyanık 3) Dikkat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
esnemek — nsz 1) Uykulu, sıkıntılı veya yorgunluk duyulan bir anda ağzı genişçe açarak soluk alıp vermek Birden çenelerim gerildi. Uzun uzun esnedim. A. Haşim 2) Bir cisim bir etki ile biçim değiştirmek Kapılar esnemiş, eğrilmiş; topuzları kaybolmuş. R. H … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyur uyanık — zf. Yarı uyur yarı uyanık, yarı uykulu bir biçimde Uyur uyanık bir gece geçirdim. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
hipnotize olmak — 1) hipnotizma yoluyla etki altında kalmak Cezbeye tutulmuş, hipnotize olmuş gibiyim. A. Gündüz 2) yarı uykulu duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünden (veya gözlerinden) uyku akmak — çok uykulu olmak Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâbâlûd — (F.) [ دﻮﻝﺁ باﻮﺧ ] uykulu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü