vazife

vazife
is., Ar. vaẓīfe
1) Ödev

Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir.

- R. N. Güntekin
2) Görev

Nedim bugün vazifesine geç geldi.

- A. Gündüz
3) esk. Günlük ücret, yevmiye
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • vazife görmek — bir görevi yerine getirmek, sürdürmek Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür. Anayasa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vazîfe — (A.) [ ﻪﻔﻴﻇو ] 1. görev. 2. ödev …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • VAZİFE — Bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş. Yapılması birisine havale edilen şey. Kıymet verilen iş. * Ücret.(Tarîk ı Hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenab ı Hakk a aid vazifeyi düşünüp, harekâtını …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • vazife aşkı — is. Mesleğe olan tutkunluk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vazife kurbanı — is. Görev başında şehit olan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vazife şehidi — is. Görev başında şehit olan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vazife etmek — görev bilmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üstüne vazife olmamak (veya değil) — görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • îfâ -yı vazife — [ ﻪﻔﻴﻇو یﺎﻔیا ] görev yapma. ♦ îfâ yı vazife etmek görev yapmak, görevini yerine getirmek …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • ahlaki vazife — is. Kanunun zorlaması olmaksızın, doğru bilindiği için yapılması gereken işler …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”