vazife görmek — bir görevi yerine getirmek, sürdürmek Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
vazîfe — (A.) [ ﻪﻔﻴﻇو ] 1. görev. 2. ödev … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
VAZİFE — Bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş. Yapılması birisine havale edilen şey. Kıymet verilen iş. * Ücret.(Tarîk ı Hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenab ı Hakk a aid vazifeyi düşünüp, harekâtını … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
vazife aşkı — is. Mesleğe olan tutkunluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
vazife kurbanı — is. Görev başında şehit olan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
vazife şehidi — is. Görev başında şehit olan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
vazife etmek — görev bilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
üstüne vazife olmamak (veya değil) — görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek Hiç de değil, üstümüze vazife olmayan şeylere ne karışalım. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
îfâ -yı vazife — [ ﻪﻔﻴﻇو یﺎﻔیا ] görev yapma. ♦ îfâ yı vazife etmek görev yapmak, görevini yerine getirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ahlaki vazife — is. Kanunun zorlaması olmaksızın, doğru bilindiği için yapılması gereken işler … Çağatay Osmanlı Sözlük