- yabancılaşmak
- nsz
1) Tanımaz, bilmez duruma gelmek, yabancı olmak, bigâne düşmek2) Alışamamak, yadırgamak, yabancılık çekmek
Ses Sevim'in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ses Sevim'in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bigâne düşmek — yabancılaşmak Birkaç yabancı dili rahatlıkla konuşurken ana dilini bilmeyen ve bigâne düşmüş dudaklar susmalıdır. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatıkmak — yabancılaşmak, yadlaşmak III, 76 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
mankurtlaşmak — nsz Ulusal kimlikten uzaklaşmak, içinde bulunduğu topluma yabancılaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
melezleşmek — nsz, bit. b. 1) Bir bitki başka bir bitki türünün çiçekleriyle döllenmek 2) mec. Yabancılaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzaklaşmak — den 1) Bir şeyden, bir yerden veya kimseden ayrılıp uzağa gitmek Yürüyüp gittiğini görmemek için uzaklaştı. R. H. Karay 2) mec. Yabancılaşmak, ilgisi azalmak Bu genç kız yaşasaydı, sevdiği adamın günden güne kendisinden uzaklaştığını görecekti. R … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabancılaşma — is. 1) Yabancılaşmak işi 2) top. b. Belli tarihsel şartlarda insan ve toplum etkinlikleri ürünlerinin, bu etkinliklerden bağımsız ve bunlara egemen olan ögelerin değişik biçimde kavranması … Çağatay Osmanlı Sözlük