- yakın anlamlı
- sf.
Anlamları arasındaki ayrım çok az olan (kelimeler)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
anlamlı — sf. 1) Anlamı olan, manalı 2) mec. Bir şey demek isteyen, düşündürücü, manidar Birleşik Sözler çok anlamlı eş anlamlı iki anlamlı ikiz anlamlı karşıt anlamlı tek anlamlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakın — sf. 1) Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı 2) Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan Buna yakın bir söz söyledi. 3) Aralarında sıkı ilgi bulunan 4) Benzeyen, andıran, yaklaşan Beş dönüme yakın bahçesi bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakın anlamlılık — is., ğı Yakın anlamlı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
eş anlamlı — sf., dbl. Anlamları aynı veya birbirine çok yakın olan (kelimeler), anlamdaş, müradif, müteradif, sinonim Muşmula ile beşbıyık eş anlamlı kelimelerdir … Çağatay Osmanlı Sözlük
ok — ok, 21, 37,157,160,166,170,171,180,193, 199, 217, 222, 237, 267, 275, 326, 393,457, 493,494, 522 paylar ve toprak hissele … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
anlamlılık — is., ğı Anlamlı olma durumu Birleşik Sözler çok anlamlılık eş anlamlılık iki anlamlılık tek anlamlılık yakın anlamlılık zıt anlamlılık … Çağatay Osmanlı Sözlük
cinas — is., ed., Ar. cinās 1) Çok anlamlı bir kelimeye, her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma En çok beğendiği manzumeler hep cinas, telmih, nükte gibi söz sanatları ve oyunlarıyla dolu olanlardı. A. Ş. Hisar 2)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yineleme — is. 1) Yinelemek işi, tekrarlama 2) dbl. Bir cümle içinde veya arka arkaya gelen cümlelerde bir kelimenin veya bir parçanın tekrarlanması Ağla çoban ağla, ovan kalmadı / Gözyaşı dök bülbül yuvan kalmadı. M. E. Yurdakul 3) dbl. Cümlede eş, yakın… … Çağatay Osmanlı Sözlük