yaratmak — yaratmak, oranlamak, oranlayıp yapmak, kendinden uydurmak I, 330; II, 315 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ortam yaratmak — imkân sağlamak Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
sansasyon yaratmak — büyük bir ilgi ve heyecan yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerginlik yaratmak — gergin duruma getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
harikalar yaratmak — hayranlık uyandıracak başarılar kazanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kamuoyu oluşturmak (veya yaratmak) — bir düşünceyi yaygınlaştırmak ve halkın dikkati o düşünce etrafında toplamak ve yoğunlaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinerji yaratmak — bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkeni bir arada harekete geçirerek güç elde etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şaheser yaratmak — üstün, kalıcı niteliği olan bir eser ortaya koymak, çok önemli bir şey yapmak Şu millî savaş içinde köy kadını başlı başına bir tarih, bir şaheser yaratıyor. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
panik yaratmak — korku, dehşet uyandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
olay yaratmak — ortada herhangi bir sebep yokken bir olaya yol açmak Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük