yaratmak

yaratmak
-i, din b.
1) Allah, olmayan bir şeyi var etmek

Allah, mutlaka dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olacaktı!

- Ö. Seyfettin
2) nsz, mec. Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak

Bir cazibe yaratmak için ne yapmalı diye düşünüyorduk.

- F. R. Atay
3) nsz, mec. Olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak

Bu haber sinirli bir hava yarattı. Yangın büyük tehlike yarattı.


Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • yaratmak — yaratmak, oranlamak, oranlayıp yapmak, kendinden uydurmak I, 330; II, 315 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ortam yaratmak — imkân sağlamak Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. Anayasa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sansasyon yaratmak — büyük bir ilgi ve heyecan yaratmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gerginlik yaratmak — gergin duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harikalar yaratmak — hayranlık uyandıracak başarılar kazanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kamuoyu oluşturmak (veya yaratmak) — bir düşünceyi yaygınlaştırmak ve halkın dikkati o düşünce etrafında toplamak ve yoğunlaştırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sinerji yaratmak — bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkeni bir arada harekete geçirerek güç elde etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şaheser yaratmak — üstün, kalıcı niteliği olan bir eser ortaya koymak, çok önemli bir şey yapmak Şu millî savaş içinde köy kadını başlı başına bir tarih, bir şaheser yaratıyor. A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • panik yaratmak — korku, dehşet uyandırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olay yaratmak — ortada herhangi bir sebep yokken bir olaya yol açmak Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”