yatalak

yatalak
sf., -ğı
Felç, sakatlık vb. bir sebeple yataktan kalkamayan (kimse)

Şu rezalete bakın, yatalak gibi uzanmışlar.

- Ö. Seyfettin
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • yatalak olmak — yataktan kalkamayacak durumda hasta olmak Bu kapanık, rutubetli yerde yatalak olup kalmaktan kurtulurum. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yatalak — mariz, hasta, natuvan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bakıcı — is. 1) Bakma işiyle görevlendirilen kimse Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum. A. Gündüz 2) Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse 3) Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • makarasını çözmek — (bir şeyin) ayrıntılarıyla sayıp dökmek Yukarı katta ihtiyar imamla yatalak hasta karısının aşağıdan tamamıyla işitilen kavgalarına dair hikâyelerinin makarasını çözerdi. H. Z. Uşaklıgil …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oldrum — kötürüm, yatalak, oturum III, 412 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”