- yedek
- sf., -ği
1) Bir şeyin gereğinde kullanılmak için elde bulundurulan, asıl karşıtı2) Gereğinde kullanılmak için fazladan bulundurulan, ayrılmış olan
Yedek kalem. Yedek anahtar.
3) is. Yularından çekilerek götürülen boş binek hayvanı4) is. Hayvanı yedeğe alan ip, yular5) is., ed. RedifBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yedek lastik — is., ği Otomobillerde gerektiğinde kullanılmak üzere genellikle bagajda bulundurulan janta takılı lastik, yedek teker, stepne … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek parçacı — is. Yedek parça yapan veya satan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek parçacılık — is., ğı Yedek parçacının işi veya mesleği … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek subay — is., ask. Askerliği meslek olarak seçmediği hâlde, yurt ödevi için kanunlara göre belli bir süre orduda subay olarak çalışan kimse Harbiye Mektebinde ilk talim gören yedek subaylar arasında idim. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek subaylık — is., ğı Yedek subay olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek teker — is. Yedek lastik … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek — yedekdaş, mâyetde giden redif şeyler, hususen at yedeyi, yetik … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek akçe — is. İleride doğacak gereksinim ve zararları karşılamak için kârdan ayrılan para, ihtiyat akçesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek besinler — is., ç. Organizmanın sindirdikten sonra kullanmayıp depo ettiği karbonhidrat, yağ, protein vb. maddeler … Çağatay Osmanlı Sözlük
yedek oyuncu — is., sp. Oyunculardan birinin herhangi bir sebeple takımdan çıkması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu, yardımcı oyuncu … Çağatay Osmanlı Sözlük