- yeme içme
- is.
Türlü yiyecek ve içeceklerle beslenme
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yeme içme
Look at other dictionaries:
yeme — is. 1) Yemek işi Herkes yemeye ekmek bulamazken onlar rahat geçiniyorlardı. M. Ş. Esendal 2) Yiyecek Bu ay yeme masrafımız çok oldu. Birleşik Sözler yeme içme … Çağatay Osmanlı Sözlük
içme — is. 1) İçmek işi Lokantaya bir iki kadeh rakı içmeye giderdi. A. Ş. Hisar 2) İçinde birtakım mineraller ve tuzlar bulunan, suyu ilaç olarak ve çoğunlukla iç sürdürmek için içilen kaynak, içmeler Birleşik Sözler içme suyu yeme içme … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz durmaz — yeme içme gereksiniminin başka ihtiyaçlar gibi geri bırakılamayacağını anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
AYŞ U TARAB — Yeme içme, eğlence … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İRFAŞ — Yeme içme ile uğraşma. * Bir yerde daimi oturma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
apart otel — is. Konaklayanların yeme içme gereksinimlerini kendilerinin karşılayabilmesi için odalarında veya katlarında her türlü gerecin bulunduğu otel … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakıcı — is. 1) Bakma işiyle görevlendirilen kimse Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum. A. Gündüz 2) Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse 3) Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz — is. 1) Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. Ö. Seyfettin 2) Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm Şişenin boğazı. Testinin boğazı. 3) İki dağ arasında dar … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğaz meselesi — is. Yeme içme gereksinimi Gönül meselesi ile boğaz meselesi mühim şeylerdir. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıslatmak — i 1) Islak duruma getirmek 2) argo Dayak atmak veya ağır hakarette bulunmak Müfettiş, gazete sahibini iyice ıslattıktan sonra bastonunu, şapkasını aldı, küfrederek kapıdan çıktı. R. N. Güntekin 3) argo Mutlu bir olayı yeme içme ile kutlamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
