- yosunlu
- sf.
Yosunu olan, yosunla kaplanmış olan
Yosunlu kavuğumla yere yaslanmış bir taş üstüne çöküyorum.
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yosunlu kavuğumla yere yaslanmış bir taş üstüne çöküyorum.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yosunlu — sif. Üstünü yosun basmış, yosunla örtülmüş. Yosunlu gölməçə … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
böcekli — sf. İçinde veya üstünde böcek bulunan, böceklenmiş Üstleri yosunlu, içleri böcekli bu durgun, kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırba — is., esk., Ar. ḳirba 1) Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara Nihayet bir çobanın kırbasında yosunlu, tozlu, berbat bir su ele geçirmişler. 2) mec. Çok su içen kimse 3) hlk. Çocuklarda karın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kokak — sf., ğı, hlk. Kötü, pis kokan Üstleri yosunlu, içleri böcekli bu durgun, kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor. R. H. Karay Birleşik Sözler kokak ağaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
yosunlaşmak — nsz Yosunlu duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
insan ayağı değmemiş (veya basmamış) — içine insan girmemiş, içinde insan olmayan Yine yeşil yosunlu, insan ayağı değmemiş gibi yokuşlar var ağaçlı... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ETAN — f. Dişi eşek. * Bir kısmı havada, bir kısmı suyun içinde kalan kaya; yosunlu taş. * Kuyu kenarında üstüne oturup su içmeye mahsus ta … Yeni Lügat Türkçe Sözlük