zihnini altüst etmek — düşüncelerini karmakarışık duruma getirmek Günlerden beri bu düşünce, Anadolu ya geçmek zihnini altüst ediyordu. S. Kocagöz … Çağatay Osmanlı Sözlük
altüst — sf. Çok karışık ve dağınık Birleşik Sözler altüst böreği Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller altüst etmek altüst olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hercümerç etmek — altüst etmek, karıştırmak Hercümerç ettiğin edvara da yetmez o kitap / Seni ancak ebediyetler eder istiap. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
alan talan etmek — 1) darmadağınık bir duruma getirmek, altüst etmek 2) yağma etmek, yağmalamak Çapulcular bütün köyleri alan talan etmişler … Çağatay Osmanlı Sözlük
zîrüzeber — (F.) [ ﺮﺑز و ﺮیز ] altüst. ♦ zîrüzeber etmek altüst etmek, yerle bir etmek. ♦ zîrüzeber olmak altüst olmak, yerle bir olmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
savurmak — i 1) Havaya atıp dağıtmak, saçmak Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra... R. N. Güntekin 2) Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak 3) Kaldırıp atmak, fırlatmak Adam birden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oyun bozmak — 1) tasarlanmış bir işi yersiz ve vakitsiz olarak karıştırmak, planları altüst etmek Ömer de bizimle idi ama oyunumu bozacağı için sana yüzünü göstermemiştim. R. H. Karay 2) mızıkçılık etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabartmak — i 1) Kabarmasını sağlamak, kabarmasına yol açmak Vapur geri geri beyaz köpükler kabartarak açılmaya başlamış. Ç. Altan 2) Toprağı tırmık, çapa vb. bir araçla karıştırmak, altüst etmek, yumuşatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
karıştırmak — i, e 1) Karışma işini yaptırmak 2) i İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım. F. R. Atay 3) i Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek Pilavı karıştırmak. 4) i… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihin — is., hni, Ar. ẕihn 1) Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü 2) ruh b. Bellek Bu yavrucuğa bakarak hayalini zihnimde büyütmeye başladım. Ö. Seyfettin 3) Anlayış, kavrayış Zihni açık. 4) Bilinç, dimağ… … Çağatay Osmanlı Sözlük