- savurmak
- -i
1) Havaya atıp dağıtmak, saçmak
Bir eğlence yerinde destelerle banknotu havaya savurduktan sonra...
- R. N. Güntekin2) Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak3) Kaldırıp atmak, fırlatmakAdam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu.
- N. Eray4) nsz Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmakKılıç savurmak. Değnek savurmak.
5) Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmekSarnıcın suyunu savurmak.
6) Sallamak, uçurmak, dalgalandırmakAyaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı.
- P. Safa7) nsz Yalan, küfür vb. söylemekOnun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti.
- H. Taner8) mec. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmekParaları savurmak.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.