- bütün çıplaklığıyla
- hiçbir şey saklamaksızın, olduğu gibi
Meseleyi bütün çıplaklığıyla anlattım.
- M. Yesari
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Meseleyi bütün çıplaklığıyla anlattım.
- M. YesariÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bütün — sf. 1) Eksiksiz, tam Güller bütün güller bu sabah / Bir ağızdan şarkı söyler gibi açıyor her bahçede. N. Cumalı 2) Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi Bütün civar köylerde onu sevmeyen yoktu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Bozuk olmayan (para) Bütün… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz (veya gözünün) önüne serilmek — görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak İstanbul a bu yükseklikten bakılınca birden gözlerimizin önüne serilir. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru söz acıdır — eksikleri, yanlışları, yolsuzlukları bütün çıplaklığıyla ortaya koyan ve eleştiren söz, bu işi yapanlara acı gelir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğlik — is., ği 1) Çiğ olma durumu 2) mec. Kaba, yersiz, yakışıksız davranış O gece de böyle bir şeyi bütün çiğliği ve çıplaklığıyla gördüğüm bir geceydi. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çiğlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük