- gözdağı vermek
- (birine) sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak
Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
gözdağı — is. Sonradan verilecek bir ceza ile korkutma, yıldırma, tehdit Ona korku ve gözdağı aracı ile birtakım emirler verilir, yasaklar konur. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zılgıt vermek — korkutmak, çıkışmak, azarlamak, gözdağı vermek Şehrin büyükleri otelciye adamakıllı bir zılgıt vermişler. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
cayırtı vermek — gürültü ile gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şantaj yapmak — gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
höt demek — gözdağı vermek, korkutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehdîd — (A.) [ ﺪیﺪﻬﺕ ] gözdağı. ♦ tehdîd edilmek gözdağı verilmek. ♦ tehdîd etmek gözdağı vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
görünmek — nsz 1) Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek Kapıda Eda Hanım göründü ve ona hatır sordu. P. Safa 2) İzlenim uyandırmak Üzgün ve yorgun görünüyordu. H. Taner 3) Benzemek, görünüşünde olmak 4) mec. Azarlamak Çocuk pek azdı, biraz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
korkutmak — i 1) Korkmasına yol açmak Yılan beni o kadar korkutmuştu ki bakarken kuşun hesabına ondan ben korkuyorum. M. Ş. Esendal 2) Kaygıya düşürmek Sevdiğimiz bir kadının nazarımızda meziyet teşkil eden birçok hâlleri karımız olacak kadında bizi korkutur … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıldırmak — i Gözdağı vermek Lüzumsuz taşkınlıklarla biz orta yaşlıların gözünü yıldırırlardı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehdit etmek — 1) gözdağı vermek Masanın üstündeki mektupla gözlüğü göstererek beni tehdit etti. R. N. Güntekin 2) tehlikeli bir durum yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük