- konuşma yapmak
- topluluk karşısında bir konuda konuşmak
Gerekli gördüğü takdirde yasama yılının ilk günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak.
- Anayasa
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Gerekli gördüğü takdirde yasama yılının ilk günü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak.
- AnayasaÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
konuşma — is. 1) Konuşmak işi Gecenin sessizliğini bozan bu gürültülü konuşmaların uğultusu yukarı katlara genişleyerek, sağırlaşarak çıkmaya başladı. M. Ş. Esendal 2) Görüşme, danışma, müzakere 3) Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı laf (veya lakırtı) yapmak — 1) kolay konuşma yeteneği olmak 2) inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
konuşmak — nsz 1) Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak Çocuk daha konuşamıyor. 2) i, den Belli bir konudan söz etmek Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. H. E. Adıvar 3) nsz, le Bir konuda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nutuk atmak (veya çekmek) — uzun, sıkıcı bir konuşma yapmak veya özden yoksun bir söylev vermek Kıyıda dalgalara nutuk çekip kekemeliğini düzeltmeye çalışıyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
vaaz etmek — cami, mescit vb. yerlerde dinî konuşma yapmak Köylerde ne yapacağını sordu, anlattılar: Namaz kıldırmalı, vaaz etmeli... F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
konferans vermek — herhangi bir konuda bilgi verecek biçimde konuşma yapmak Türk Ocağında bir de konferans vermiş olduğunu hatırlatırım. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
açılış konuşması — is. Herhangi bir kurum, kuruluş, mağaza vb.nin açılması sırasında yapılan konuşma Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkış — is. 1) Çıkma işi veya biçimi Çiğ patatesle patlıcanı düşününüz, sıcak külden çıkışına bakınız, ne leziz yemektir. R. H. Karay 2) Bir yerden çıkmak için kullanılan yer 3) Yokuş 4) Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru… … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf — is., Far. lāf 1) Söz, lakırtı Ben lafımı bitirmeden o atıldı. 2) Sonuçsuz, yararı olmayan söz Onun söyledikleri laftan ibaret. 3) Konuşma 4) Konu, mevzu, bahis Lafı değiştirdi. 5) ünl. Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok anlamlarında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mülakat — is., Ar. mulāḳāt 1) Buluşma, görüşme Mülakattan sonra da kendilerinin avdetine müsaade etmemek lüzumu bence tabii idi. Atatürk 2) Röportaj 3) Bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapabilmek amacıyla kendileriyle karşılıklı konuşma, görüşme… … Çağatay Osmanlı Sözlük