- usanç getirmek
- usanacak duruma gelmek
Efendim, Tanrının günü aynı pilava kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir.
- E. E. Talu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Efendim, Tanrının günü aynı pilava kaşık sallamaktan usanç getirmişsindir.
- E. E. TaluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
usanç — is., cı Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal Çehremde usanç alametlerinin arttığını sezen kâhya sustu. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller usanç getirmek usanç vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tacizlik getirmek — 1) tedirgin olmak 2) usanç getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bezginlik — is., ği Bezgin olma durumu, usanç, yorgunluk Gider gitmez de teselli kabul etmez bir bezginliğe, üzüntüye düşmüştüm. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bezginlik getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fütur — is., esk., Ar. futūr Bezginlik, umutsuzluk, usanç Bu hülya uzaklaştıkça ruhta zehirli bir fütur husule geliyordu. H. C. Yalçın Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fütur etmemek fütur getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük