- zerre kadar
- 1) bir parça, çok az2) hiç
Kadın, içinde zerre kadar şefkat bulunmayan bir sesle...
- A. İlhan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kadın, içinde zerre kadar şefkat bulunmayan bir sesle...
- A. İlhanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
zerre kadar eseri kalmamak (veya olmamak veya yok) — hiç bulunmamak, tükenmek, yok olmak Bazen o muammalı hâl tamamen üstünden kalkıyor, zerre kadar eseri kalmıyor. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
zerre — is., Ar. ẕerre 1) Çok küçük parçacık Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti. Ö. Seyfettin 2) esk. 0,00156 g olan ağırlık ölçü birimi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller zerre kadar … Çağatay Osmanlı Sözlük
zerresi kalmamak (veya olmamak veya yok) — zerre kadar eseri kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
acıma — is. 1) Acımak işi 2) Başka bir kimsenin veya canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü, merhamet Sizin zerre kadar acımanız yok mu? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
fersizlik — is., ği Fersiz olma durumu Bakışlarında zerre kadar dalgınlık, fersizlik göremiyorum. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilgilendirmek — i 1) İlgisini çekmek, önem vermek Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez. S. F. Abasıyanık 2) le Bir şeyle ilgili kılmak 3) İlişkin olmak İşçileri ilgilendiren bir karar. 4) Elverişli, uygun bulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oralı — sf. O yerden olan Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller oralı (bile) olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
umursamak — i Aldırış etmek, önem vermek Politikayı zerre kadar umursadığı yoktu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
yılgınlık — is., ğı Yılgın olma durumu veya yılgınca davranış Hayata karşı zerre kadar yılgınlık göstermiyordu. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
zerrece — zf. Zerre kadar Kimseyi zerrece kıskandığını, kötülediğini, kin tuttuğunu görmedim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük