- boyun eğmek
- isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak
Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşmeli idik.
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boyun — is., ynu, anat. 1) Gövdenin başla omuz arasında kalan bölgesi Ellerini bu defa, boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi. A. İlhan 2) Testi, şişe, güğüm gibi kaplarda dar olan üst kısım 3) Sorumluluk 4) coğ. Dağ sırtlarında geçmeye elverişli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kadere boyun eğmek — yazgısını, talihini kabul etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyun kesmek — selam vermek için başını eğmek Eli göğsünde, boyun keserek dervişçe bir selamla alçak bir sedirin ucuna ilişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
inkıyat etmek — boyun eğmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ram olmak — boyun eğmek, itaat etmek Onun şekillerine ve anatomisine ram olmayı kendime bir zillet addederim. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazaya rıza göstermek — 1) yargıya, verilen hükümlere boyun eğmek 2) kadere, alın yazısına boyun eğmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
râm — (F.) [ مار ] itaat eden, boyun eğen. ♦ râm etmek boyun eğdirmek, itaat ettirmek. ♦ râm olmak boyun eğmek, itaat etmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
dize gelmek — baş eğmek, boyun eğmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır — başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
itâat — (A.) [ ﺖﻋﺎﻃا ] uyma, boyun eğme. ♦ itâat etmek uymak, boyun eğmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü