- kusur etmek
- yanlışlık yapmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kusur — is., Ar. ḳuṣūr 1) Eksiklik, noksan, nakısa Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız. B. Felek 2) Özür 3) Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama 4) Elverişsiz durum Birleşik Sözler ağır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cahillik etmek — 1) bilgisizliğini göstermek 2) gençlik, toyluk, deneyimsizlik yüzünden kusur işlemek Birçoklarının tazyikinden kurtulmak için o da cahillik ederek böyle bir işe girişmek zorunda kalmıştı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabahat etmek (veya işlemek) — suç olacak, kusur sayılacak bir iş yapmak Bu kabahati işlemiş, bu akşam tütsüyü, şerbeti unutmuştum. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenzîh — (A.) [ ﻪیﺰﻨﺕ ] arındırma, uzak tutma, kusur kondurmama. ♦ tenzîh etmek uzak tutmak, kusur kondurmamak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
arılamak — i Bir şeyde herhangi bir ayıp veya kusur bulunmadığını bildirmek, tenzih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cahillik — is., ği 1) Bilgisizlik Dokunmayan bir safdilliliği, bir cahilliği vardı. R. H. Karay 2) Gençlik, toyluk, deneyimsizlik Cahillik işte, kusurunu bağışlayın. 3) Gençlik, toyluk, deneyimsizlik yüzünden işlenen kusur Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
hürmet — is., Ar. ḥurmet Saygı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hürmet etmek hürmette kusur etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tenzih — is., esk., Ar. tenzīh 1) Arılama, kusur kondurmama 2) din b. Allah ın bütün kusurlardan uzak olduğuna inanma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tenzih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
NAZ — f. Bir şeyi beğenmeyiş, şımarıklık. * Beğendirmek maksadiyle kendini ağır satmak. * Celb i muhabbet için edilen nezâket, letâfet ve zarafet. * Yalvarma, rica.(İşte ubudiyetin esası olan, acz ve fakr ve kusur ve naksını bilmek ve niyaz ile dergâh… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük