- kündeye gelmek
- aldanmak, tuzağa düşmek
Barut yoktu. Kalenin dar kapısından çıkmak imkânı yoktu. Öyle korkunç bir kündeye gelmişlerdi ki...
- Ö. Seyfettin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Barut yoktu. Kalenin dar kapısından çıkmak imkânı yoktu. Öyle korkunç bir kündeye gelmişlerdi ki...
- Ö. SeyfettinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
künde — is., sp., Far. kunde 1) Güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi 2) mec. Düzen, tuzak, oyun, hile 3) esk. Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek Birleşik Sözler bel kündesi oturak… … Çağatay Osmanlı Sözlük