- vücuda getirmek
- meydana getirmek, var etmek
Koridor burada sola kıvrılarak yeni bir dehliz daha vücuda getirmektedir.
- H. F. Ozansoy
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Koridor burada sola kıvrılarak yeni bir dehliz daha vücuda getirmektedir.
- H. F. OzansoyÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
vücut vermek — vücuda getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İCAD — Vücuda getirmek. Yeniden bir şey meydana getirmek. Yoktan var etmek. (Bak: İbda )(şu zamanda çok ileri giden feylesoflar diyorlar ki: Hiçten, hiçbirşey icad edilmiyor ve hiçbirşey idam edilmiyor; yalnız bir terkip bir tahlildir ki, Kâinat… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
vücut — is., du, Ar. vucūd 1) İnsan veya hayvan gövdesi, beden Koltukta vücudunu bir yandan bir yana çevirirken âdeta inliyor. R. N. Güntekin 2) esk. Var olma, varlık Birleşik Sözler vücut ısısı vahdetivücut yekvücut Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEVLİD — Çocuğu doğarken almak. Doğurmak. Doğurtmak. * Mc: Sebep olmak, vücuda getirmek. * Beslemek. Terbiye etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İKAME — Oturtmak. Mukim olmak. Yerleştirmek. İskân eylemek. Bulundurmak. Meydana koymak. Vücuda getirmek. Dâva açmak. Ayağa kaldırmak. Kıyam etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEKVİN — Var etmek. Meydana getirmek. Yaratmak. * İlm i Kelâmda: Cenab ı Hakk ın sübutî bir sıfatıdır ve ademden vücuda getirmesi, icad etmesidir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük