- söz düşürmek
- konuşmayı belli bir konuya getirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İ'CAZ — Âciz bırakmak. Acze düşürmek, şaşırtmak. * Edb: Mu cize derecesinde düzgün ve icazlı söz söylemek. Benzerini yapmada herkesi acze düşürmek. Güzel söz söylemekte insanların muktedir olmadıkları derece. * Mu cizelik olan şey.(Kur an 1350 senedir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Türkische Sprache — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Bulgarien, Griechenland, Mazedonien, Rumänien, Kosovo, außerdem unter türkischen Migranten in Westeuropa, Nordamerika und Australien Sprecher Geschätzte 6 … Deutsch Wikipedia
çelmek — i, er 1) Ayak uzatarak birisini düşürmek 2) Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın, bacak arasında en olmayacak golleri yerdi. H. Taner 3) Örtü vb.ni örtünüp iki ucunu bağlamak 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dehşet — is., Ar. dehşet 1) Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı Olduğum yerde korkudan ve dehşetten donmuştum. S. F. Abasıyanık 2) sf. Olağanüstü Sen büyüdükçe dehşet bir şey oluyorsun. R. N. Güntekin 3) ünl. Olağanüstü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tarih — is., Ar. tārīḫ 1) Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün 19 Mayıs 1919, Atatürk ün Samsun a ayak bastığı tarihtir. O tarihte memleket karanlık günler yaşıyordu. 2) Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
altını üstüne getirmek — 1) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek İnsanın gözü bir şey görmedi mi dünyanın altını üstüne getirmeli. Z. Selimoğlu 2) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük