kendine gelmek — 1) ayılmak Kendine geldiği zaman ev halkını başına toplanmış buldu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) aklı başına gelmek Sonunda kendine gelen İnce Memed hemen abasını soyundu. Y. Kemal 3) durumu düzelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklını devşirmek — aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıl — is., klı, Ar. ˁaḳl 1) Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us 2) ruh b. Bellek Hâlâ aklımda o tufan yağmuru. C. S. Tarancı 3) Öğüt, salık verilen yol Bu aklı size kim verdi. 4) Düşünce, kanı Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve! A. K … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayıkmak — nsz, hlk. Ayılmak, kendine gelmek, uyanmak, aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aymak — nsz, ar, hlk. 1) Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak ... bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. S. F. Abasıyanık 2) i, mec. Gerçeği anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıllanıvermek — nsz Çabucak aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hanya — is., öz. Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak anlamındaki Hanyayı Konyayı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanyayı Konyayı anlayacaksın. O … Çağatay Osmanlı Sözlük
uslanmak — nsz 1) Yadırganan, ayıplanan davranışlardan vazgeçmek, davranışlarına düzen vermek Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi. A. Ş. Hisar 2) Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hidayete ermek — 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. Y. Z. Ortaç 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağı (veya ayakları) suya ermek — bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük