- el tutmak
- bir iş uzun süre uğraştırmak, vakit kaybettirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — 376, 399, 421, 428, 452, 504; I I, 12, 24, 28. 33, 68, 74, 97, 118, 172, 289, 291, 292, 296; 12 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
...-i tutmak — bir işi yapacağı ve göreceği o zamana rastlamak Geleceği tutmak. Gideceği tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ık tutmak — hıçkırık tutmak, hık tutmak I, 37 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bedel tutmak — esk. kendi yerine askerlik yapması için birini para ile tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cihanı tutmak — her tarafa yayılmak, dünyayı tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çetele çekmek (veya tutmak) — hesap tutmak amacı ile bir yere çizgiler çizmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dümtek tutmak — tempo tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ipotek altında tutmak — 1) tutuda tutmak 2) baskı altına almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
matem tutmak — yas tutmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tempo tutmak — el çırparak veya el ve ayaklarını bir yere vurarak bir müziğe eşlik etmek, vuruş tutmak Sonra kafasındaki bir şarkıya parmaklarıyla candan tempo tutmaya başladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük