- yerinden oynatmak
- başka yere kaldırmak, yerini değiştirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tibretmek — yerinden oynatmak, kımıldatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanırtmak — i Büküp zorlayarak yerinden oynatmak Kazığı kanırtmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıpırdatmak — i Kımıldatmak, yerinden oynatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lenduha — sf., esk. Çok iri ve kaba O lenduha kapının mandalına erişip de ağır ve paslı demirini yerinden oynatmak kolayca becereceği iş değildi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
levye — is., tek., Fr. levier 1) Bir mekanizmanın kumanda kolu 2) Bir şeyi yerinden oynatmak, kaldırmak, harekete geçirmek, gevşetmek vb. için kullanılan, kaldıraca benzer araç Sonra bir el çekti gemiyi tezgâhtan ayıracak levyeyi. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kımıldatmak — i Yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük