biçak

biçak
iyne, ibre, suzen; zinet; araiş; içerisi kabaklı ve köfteli hamurdan dört köşeli bir nevi çörek

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • bičak — bȉčāk m <N mn āci> DEFINICIJA reg. rij. nož ETIMOLOGIJA tur. biçak: nož ≃ biçmek: rezati …   Hrvatski jezični portal

  • bıçak — is., ğı 1) Bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç Ekmek bıçağı. Sebze bıçağı. 2) Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç Basımevi bıçağı. Birleşik Sözler bıçaksırtı bıçak sırtı çatal bıçak takımı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak atmak — 1) bir hedefe bıçak fırlatmak 2) bıçaklamak 3) ameliyat etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak çekmek — üzerindeki bıçağı birden eline alarak birine saplamaya hazırlanmak Köy delikanlılarının bıçak çekmeye elleri bile değmedi. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak gibi kesilmek — söz, konuşma, sohbet birden bitmek, duruvermek Bu tatlı sohbetin arasında kapı çalındı, lakırtıları bıçak gibi kesildi. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak sırtı — is. Bıçağın keskin olmayan ters yanı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak altına yatmak — ameliyat olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak bıçağa gelmek — bıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak gibi — ince, keskin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bıçak gibi kesmek — 1) çok keskin olmak 2) birdenbire ve tamamen ortadan kaldırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”