- birçok
- sf.
Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit
Bu satırları, birçok mektuba biraz cevap olsun diye yazıyorum.
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu satırları, birçok mektuba biraz cevap olsun diye yazıyorum.
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
BECİR — Birçok … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kabak (birinin) başına (veya başında) patlamak — birçok kimsenin ilgili olduğu bir olaydan, yalnızca bir kimse zarar veya ceza görmek Kendi yarın cehennem olur gider, kabak bizim başımıza patlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kel başa şimşir tarak — birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mavi boncuk dağıtmak — birçok kişiye birden sevgi göstermek ve söz konusu kişileri, bu sevginin yalnız kendisine verildiğine inandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şurada burada — birçok yerde, rastgele yerde … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek — birçok iş birden ortaya çıkıp sıkışık bir durum yaratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
seferber olmak — birçok kimse bir iş, bir amaç için bütün olanaklarıyla girişmek ... anası, kardeşi, konu komşu, bilen bilmeyen, polis, jandarma, herkes seferber oldu. Nevin bulunamadı. R. Çalapala … Çağatay Osmanlı Sözlük
bana dokunmayan (veya beni sokmayan) yılan bin yaşasın — birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokuz körün bir değneği — birçok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaç parça olayım! — birçok iş karşısında, hangi birine yetişeyim! anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük