birikme
Look at other dictionaries:
birikme havzası — is., coğ. Kar ve yağmur sularının biriktiği bölge … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAHAŞŞÜD — Birikme, yığılma. Toplanma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TERAKÜM — Birikme, yığılma. * Birbiri üzerine sıkışma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
birikebilmek — nsz Birikme imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
birikim — is. 1) Birikme, bir yerde toplanıp yığılma Kim bilir kaç olayın birikimiyle zifir gibi kararmıştı, içi. T. Buğra 2) Gözlemler, deneyler sonucu elde edilmiş şeylerin bütünü, deneyim Mimari birikim bazen bir kente köklü bir damga, bir özellik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birikiş — is. Birikme işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
havza — is., Ar. ḥavża 1) Bölge, mıntıka Zonguldak kömür havzası. 2) coğ. Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge Kızılırmak havzası. 3) coğ. Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, tekne 4) jeol. Tekne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedahül — is., esk., Ar. tedāḫul 1) Birbirinin içine girme 2) tic. Ödemede gecikme 3) Yığılıp kalma, birikme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tedahülde kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
teraküm — is., esk., Ar. terākum Birikme, yığılma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller teraküm etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
terâküm — (A.) [ ﻢﮐاﺮﺕ ] birikim, birikme, yığılma. ♦ terâküm etmek birikmek, yığılmak. ♦ terâküm ettirmek biriktirmek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü