bogulmak — boğulmak, I I, 131 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çaydan geçip derede boğulmak — büyük güçlükleri yenmişken önemsiz bir sebepten başarısızlığa uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşlara boğulmak — çok ağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
denizden (veya denizi) geçip çayda boğulmak — bir işte büyük güçlükleri yendikten sonra önemsiz bir sebeple başarısızlığa uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boglunmak — boğulmak, I I, 239 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
boğulma — is. Boğulmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğuluvermek — nsz Çabucak veya ansızın boğulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çay — 1. is., bit. b. 1) Çaygillerden, nemli iklimlerde yetişen bir ağaççık (Thea chinensis) 2) bit. b. Bu ağaççığın özel işlemlerle kurutulan yaprağı 3) Bu yaprağın demlenmesiyle elde edilen güzel kokulu ve sarımtırak kırmızı renkli içecek O esnada… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaş — 1. sf. 1) Nemli, ıslak, kuru karşıtı 2) Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze 3) is. Gözyaşı 4) argo Kötü Bugün işler yaş. 5) argo Zor Birleşik Sözler yaş çayır yaş kesim yaş pasta yaş sebze … Çağatay Osmanlı Sözlük