- bulaşıcı
- sf.
Birinden başkasına geçen, bulaşan, sâriBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bulaşıcı hastalık — is., ğı, tıp Mikrop yolu ile yayılan hastalık … Çağatay Osmanlı Sözlük
hastalık almak (veya kapmak veya hastalığa tutulmak) — bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KARANTİNA — İtl. Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir ülkeden gelen kişileri, gemileri veya malları geçici olarak tecrit etme şeklinde alınan tedbir. * Hastahanede yatması gereken hastaların kayıt ve kabul işlerinin yapıldığı yer. * Bir bulaşıcı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bağışık serum — is., tıp Bulaşıcı hastalıklara yol açan mikroorganizmalara veya zehirli maddelere karşı bileşiminde özgül etkili antikorlar bulunan kan serumu, antiserum … Çağatay Osmanlı Sözlük
belsoğukluğu — is., tıp Üreme organlarının akıntılı ve bulaşıcı bir hastalığı Ta eskiden, yirmi sene evvel bir belsoğukluğu geçirdimdi. S. F. Abasıyanık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller belsoğukluğuna uğratmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğmaca — is., tıp Genellikle çocuklarda öksürük nöbetleriyle kendisini gösteren bulaşıcı bir hastalık … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulaşıcılık — is., ğı Bulaşıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulaşık gemi — is., den. Tayfalarında veya yolcuları arasında bulaşıcı hastalık bulunan gemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
cüzzam — is., tıp, Ar. cuẕām Hansen basilinin sebep olduğu, bulaşıcı bir deri hastalığı, lepra … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiçek — is., ği, bit. b. 1) Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü 2) bit. b. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım. R. H. Karay 3) mec. Davranışları hafif, toplum… … Çağatay Osmanlı Sözlük