gözleri buğulanmak (veya bulutlanmak) — gözleri yaşararak çevreyi bulanık görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulıtlanmak — bulutlanmak II, 264 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
pürkürmek — bulutlanmak, bürünmek; püskürmek, fışkırmak. I I, 170, 171 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bulutlanıvermek — nsz Ansızın veya çabucak bulutlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulutlanma — is. Bulutlanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
girenlemek — nsz Hava bulutlanmak, serinlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapanmak — nsz 1) Kapalı duruma gelmek Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı. Y. Z. Ortaç 2) e Dışarı ile ilişiğini kesmek Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava kararmak — 1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 2) gökyüzü iyice bulutlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tunmak — kapanmak, tıkanmak; bulutlanmak. I I, 27 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini