- bunaltıcı
- sf.
Boğucu, sıkıcı, sıkıntı veren
Tartışma koyulaşıp salonun havası hepsine bunaltıcı geldi mi pencereler açılıyor.
- E. E. Talu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Tartışma koyulaşıp salonun havası hepsine bunaltıcı geldi mi pencereler açılıyor.
- E. E. TaluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
AKİK — Bunaltıcı sıcaklık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlaşmak — nsz 1) Ağır duruma gelmek 2) Hava sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak, bozulmak Büsbütün ağırlaşmış bir hava içinde nerelerden geçtiğimizi artık fark etmiyorduk. R. N. Güntekin 3) Yavaşlamak Artık yavaş yavaş göçüyor, boyu kısalıyor, teni… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunaltıcılık — is., ğı Bunaltıcı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezici — is. 1) Ezme işini yapan kimse veya şey 2) sf. Yıpratıcı, bunaltıcı, sıkıntılı Hep ağır, ezici, sıkıntılı şeyler düşündükleri belliydi. S. F. Abasıyanık 3) sf., mec. Üstün gelen, yok eden, ağır basan Ezici çoğunluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
küf kokusu — is. Ağır, pis ve bunaltıcı koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukassi — sf., esk., Ar. muḳassī Sıkıntılı, sıkıntı verici, bunaltıcı Meyhane mukassi görünür taşradan amma / Bir başka ferah, başka letafet var içinde. Nedim … Çağatay Osmanlı Sözlük
müziç — sf., ci, esk., Ar. muzˁic Bunaltıcı, tedirgin edici, sıkıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öldürücü — sf. 1) Öldüren, ölüme sebep olan, ölüme yol açan Öldürücü bir kalp aksesinin bazen saatlerce sürebileceğini gayet iyi biliyor. P. Safa 2) mec. Bayıltıcı, bunaltıcı, sıkıcı, yorucu Paketin kaybolmuş, çalınmış olması ihtimalinin verdiği korku,… … Çağatay Osmanlı Sözlük